Cuma, 29-03-2024, 07.57.04
Hoşgeldiniz Konuk | RSS

BAŞHÜYÜK

[ Yeni kayıt · Members · Forum rules · Search · RSS ]
  • Page 1 of 1
  • 1
Forum » KARAÇAY-MALKAR Karaçay bla Malkar » Tarih ve Kültür » ESKİ KARAÇAY'IN TOPLUMSAL YAPISI
ESKİ KARAÇAY'IN TOPLUMSAL YAPISI
AssıTarih: Salı, 19-01-2010, 22.46.42 | Mesaj # 1
Generalissimo
Grup: Administrators
Mesaj: 45
Ödüller: 0
itibar: 0
Konum: Dışarıda
ESKİ KARAÇAY TOPLUMSAL YAPISININ HALK EDEBİYATINA YANSIYAN İZLERİ

Toplumsal yapı sürekli değişim içinde olan bir fenomendir. Değişme toplumsal yapının tabiatında vardır. Çağın ve zamanın şartlarına göre toplumsal yapı değişime uğrar. Toplumsal yapıyı oluşturan aile, geleneksel hukuk, din, dil, gelenek ve görenekler zamanın ve çağın getirdiği yeni şartlar karşısında değişime uğrar, yeni çevreye uyum gösterir. Gelişmiş, ileri toplumlarda toplumsal yapının geçirdiği değişim ve aşamaları tâkip etmek kolaydır. Böyle toplumların geçmiş dönemlerinden günümüze ulaşan yazılı kaynaklar, arşiv belgeleri, kitaplar bize toplumsal yapının geçmişteki özelliklerine dair bilgileri ulaştırır. Ancak geçmişte dünyanın gözden uzak bölgelerinde yaşamış olan ve sosyal hayatları ile ilgili yazılı belgeleri bulunmayan küçük toplulukların toplumsal yapılarına dair bilgileri elde edebileceğimiz kaynaklar nispeten daha azdır.

Kafkasya’nın en sarp ve yüksek dağlarla kaplı bir bölgesinde, Elbruz dağı eteklerinde yaşamakta olan Karaçay-Malkarlılar’ın eski toplumsal yapıları ile ilgili kaynaklar oldukça kısıtlıdır. Geçmiş dönemlerde Kafkasya’yı gezmiş olan bir çok gezgin ve misyonerin Kafkasya ile ilgili yazdıkları eserlerde Kafkasya’da yaşamakta olan pek çok halkla ilgili geniş bilgiler yer alırken, Evliya Çelebi de dahil olmak üzere bir çok gezgin ve araştırmacı Karaçay-Malkarlıların yaşadıkları sarp dağlık bölgelere ulaşamamış ve eserlerinde onların adlarını bile zikredememişlerdir.
Karaçay-Malkar halkının toplumsal yapısının taşıdığı özelliklere dair ipuçlarını ve bilgileri elde edebileceğimiz bir kaynak onların halk edebiyatlarıdır. Karaçay-Malkar halk edebiyatı ürünleri, bize eski Karaçay-Malkar toplumunun aile yapısını, dinî yapısını, eski inançlarını, dünya görüşlerini, hayat tarzlarını, komşu halklarla ilişkilerini belgeleyen çok değerli bilgiler ihtiva etmektedir. Karaçay-Malkar halk edebiyatının sosyolojik açıdan incelenip değerlendirilmesi bize onların toplumsal yapıları ile ilgili son derece kıymetli bilgiler verecektir.

Karaçay-Malkar halk edebiyatının bazı ürünleri eski Karaçay-Malkar toplumundaki sosyal tabakalaşmaya dair izler taşımaktadır . XX. yüzyıl başlarına kadar Karaçay-Malkar toplumunda varlığını sürdüren sosyal tabakalaşmanın izleri XXI. yüzyıl başlarında bile toplumda etkisini hissettirmektedir. Kısaca açıklamak gerekirse eski Karaçay-Malkar toplumu şu sosyal tabakalardan oluşuyordu:

1. “Biy” yada “Tavbiy” adını alan prens soyları

2. “Çanka” adını alan ikinci derece prens soyları

3. “Özden” adını alan ve hür halk tabakasını oluşturan soylar. Bunlar “sırma özden”,“kara özden”, “kara kişi” gibi kendi aralarında alt gruplara ayrılıyorlardı.

4. “Azat” adını alan azat edilmiş köle soyları

5. “Kul” adını alan ve kendi aralarında “çagar”, “casakçı”, “ülgülü kul”, “başsız kul” gibi alt gruplara ayrılan köle soyları.
Sosyal tabakalara ait statüler doğuştan kazanılıyordu ve sosyal tabakalar arasında bir geçiş mümkün değildi. Bir köle azat edildikten sonra ekonomik açıdan ne kadar güçlü olursa olsun “özden” tabakasına geçemiyor ve “özden” unvanını taşıyamıyordu. Aynı şekilde, özden tabakasına mensup bir kişi ekonomik açıdan ne kadar güçlü olursa olsun prens soyundan gelenlerin taşıdığı “biy” unvanına ve statüsüne sahip olamıyordu. Sosyal tabakalar arasında kimi zaman açık, kimi zaman gizliden gizliye, daima bir mücadele ve sürtüşme mevcuttu. Özellikle soylu ve güçlü ailelerin köle tabakasından gelenlere yaptıkları haksızlıklar Karaçay-Malkar halk edebiyatında pek çok destan ve ağıtın doğmasına vesile olmuştu.
Makalemize örnek olarak aldığımız üç halk edebiyatı örneği bize XX. yüzyıl başlarına kadar Karaçay-Malkar toplumsal yapısında hâkimiyetini koruyan sosyal tabakalaşmanın toplum hafızasındaki güçlü etkisini yansıtmaktadır. Yaşlı Karaçay-Malkarlılar arasında yapılacak olan halk edebiyatı derlemeleri eski Karaçay-Malkar toplumsal yapısının izlerini taşıyan, sosyal tabakalar arasındaki amansız mücadeleyi anlatan halk edebiyatı ürünlerinin varlığını ve sosyolojik değerini ortaya koyacaktır.
Çerek ırmağının yukarı kısımlarında Ullu Malkar bölgesinin prensleri olan Abaylar sülalesinin, köle soyundan gelen Atabiy’e yaptıkları zulmü anlatan destan buna bir örnektir.

Abaylar Malkar’da kendilerinden izin alınmadan halkın silah yaptırmasını yasaklamışlardır. Abaylar’ın köleleri olan Atabiy onlardan izin alarak demirciye küçük bir bıçak yaptırır. Bir gün Abaylar Atabiy’in iki yetişkin kızını cariye olarak satarlar. Bunun acısına dayanamayan Atabiy bir gece gizlice Abaylar’ın mâlikânesine girer ve onlardan iki genci uyurlarken boğazlarını keserek öldürür. Sabah Abaylar’dan iki gencin yataklarında öldürüldüklerini duyan bütün halk Abaylar’a toplanırlar. Atabiy orada halkın önüne çıkarak iki genci kızlarının intikamını almak için kendisinin öldürdüğünü açıklar. Abaylar Atabiy’i ayaklarından iki vahşi ata bağlarlar. Atlar iki ayrı yöne koşturularak Atabiy’in vücudu ikiye bölünür. Halk Atabiy için bir destan söyler. Destanın bazı bölümleri şöyledir:

Karaçay-Malkar Türkçesi:

Atabiyni eki kızı bar edi
Ekisiça elde aruv az edi
Abayları aman onov aldıla
Sokur Atabiyge buşuv saldıla
Eki kızın birça satıb coydula
Aruv Sırmanı tav artında koydula
Açık süyelirge cetmey karuvu
Kan alırga kaynay edi saruvu
Temirçiden tileb bıçak işletdi
Citi bileb kan alırga ant etdi
Abaylada eki ulan bar elle
Ala bashan cerle kızıl kan elle
Ala kullanı mallanıça satalla
Omak bolub, künden sıra tartalla
Cathan cerlerin Atabiy bilgendi
Keçe arasında üslerine kirgendi
Bıçak bla tartdı bogurdakların
“Endi içigiz kızlarımı hakların”
Kul Atabiy söznü uzak aşırmay
Etgen işin aytdı, korkmay, caşırmay
Abayları eki emilik saylalla
Atabiyni ekisine baylalla
Emilikle ürküb, eki üzdüle
Kalgan kulla da bu cırnı tizdile

Türkiye Türkçesi:

Atabiy’in iki kızı vardı
İkisi kadar güzel köyde azdı
Abaylar kötü bir karar aldılar
Kör Atabiy’i üzüntüye boğdular
İki kızını beraber sattılar
Güzel Sırma’yı dağ ardında(Svanlar’da) bıraktılar
Karşı koymaya yetmeyip gücü
İntikam hırsıyla kaynıyordu içi
Demirciden dileyip bıçak yaptırdı
Keskin bileyip intikam almaya yemin etti
Abaylar’da iki delikanlı vardı
Onların bastıkları yerler kızıl kandı
Onlar kölelerini hayvan gibi satıyorlar
Şık giyinip, her gün içki içiyorlar
Yattıkları yeri Atabiy öğrendi
Gece yarısı üzerlerine girdi
Bıçakla kesti gırtlaklarını
“Şimdi için kızlarımın parasını”
Köle Atabiy sözü fazla uzatmadan
Yaptığı işi söyledi, korkmadan, saklamadan
Abaylar iki vahşi at seçtiler
Atabiy’i ikisine bağladılar
Vahşi atlar ürküp, Atabiy’i ikiye ayırdılar
Diğer köleler de bu destanı yazdılar

“Bekbolat” adlı destanda da sosyal tabakalar arasındaki mücadele konu edilmektedir. Malkar’da Holam bölgesinin prensleri olan Şakmanlar sülalesi hâkimiyetleri altında tuttukları Holam köyü halkına zulmetmektedirler. Halka ağır vergiler koyan Şakmanlar en sonunda halkın namusuna da göz dikerler. Şakmanlar’ın lideri Omar bey, evlenecek genç kızların ilk gecelerini kendisiyle geçireceklerini açıklar. Şakmanlar’ın hâkimiyeti altında yaşayan köle soyundan Mahiyler’in Bekbolat adlı bir genç de evlenmek üzeredir. Omar bey’in bu kararını duyan Bekbolat evleneceği kızın namusunu kurtarmak için Omar bey’i öldürmeye karar verir. Omar bey’in avcılığa düşkün olduğunu bilen Bekbolat, Akkaya denilen yerde bir dağ keçisi sürüsü gördüğünü Omar bey’e bildirir. Omar bey Bekbolat’ın kendisine rehberlik yapmasını ister. İkisi de Akkaya’nın başına tırmanırlar. Dağ keçilerini gösterme bahanesiyle Omar bey’i uçurumun kenarına getiren Bekbolat onu uçurumdan aşağı atar. Şakmanlar’ın Omar bey’in ölümü üzerine halk Bekbolat için bir destan söyler. Destanın bazı bölümleri şöyledir:

Karaçay-Malkar Türkçesi:

Şakmanları Holam elde caşayla
Carlı halknı koy etinley aşayla
Mal semizni saruvekça cutalla
Arbaz tolu karavaşla tutalla
Kelinleni al keçede marayla
Börüleça kelin otovga karayla
Biy Omardı Şakmanlanı başları
Carlılaga tüyüledi kaşları
Kul cigiti küçlü bolad, bek bolad
Allay cigit – Mahiylanı Bekbolat
Akkayada bir tav cugutur makırdı
Omarnı Bekbolat uvga çakırdı
Tavga eltdi tuvraladan kararga
Kaya randa cuguturla mararga
Omar biyden Bekbolat cuguturlanı caşırdı
Artından türtüb Akkayadan aşırdı
Akkayadı ol cuguturlu, tekeli
Kayada kalgandı Omar biyni kekeli

Türkiye Türkçesi:

Şakmanlar Holam’da yaşıyorlar
Zavallı halkı koyun eti gibi yiyorlar
Etin yağlarını ejderha gibi yutuyorlar
Avlular dolusu köleler tutuyorlar
Gelinlerin ilk gecelerini gözlüyorlar
Kurtlar gibi gelin odasına bakıyorlar
Omar beydir Şakmanlar’ın başları
Fakirlere çatılıyor kaşları
Köle yiğidi güçlü oluyor, sağlam oluyor
Öyle yiğit – Mahiyler’in Bekbolat
Akkaya’da bir dağ keçisi meledi
Omar’ı Bekbolat ava davet etti
Dağa götürdü karşılarından bakmaya
Kaya ovuğunda dağ keçilerini gözetlemeye
Omar beyden Bekbolat dağ keçilerini sakladı
Arkasından itip Akkaya’dan uğurladı
Akkayadır dağ keçili, tekeli

Kayada kaldı Omar beyin saçının perçemi

Karaçay-Malkar halk edebiyatının “süymeklik cır” adı verilen aşk şarkıları türünün arasında eski Karaçay-Malkar toplumsal yapısında son derece önemli olan sosyal tabakalaşmanın sert ve tutucu gelenekleri yüzünden birbirlerine kavuşamayan sevgililerin trajik hikâyelerini konu alan örnekler de bulunmaktadır. Karaçay-Malkar toplumunu oluşturan sosyal tabakalar arasında, her tabaka ancak kendi içinden evlenebilmekteydi. Özellikle “özden” adı verilen hür tabaka mensuplarıyla “kul” adı verilen köle tabakası mensuplarının evlenebilmesi hiç mümkün değildi.
XIX. yüzyıl sonu ile XX. yüzyıl başlarında Karaçay’da meydana gelen bir olay özdenler ile kullar arasındaki bu sosyal tabaka farklılığının acıklı sonuna dikkatleri çekmektedir. Bu şarkıya konu olan Akbiyçe ile Ramazan Karaçay’ın Teberdi köyünde yaşamışlardır. Karaçay’ın özden soylarından Bolur soyundan olan Akbiyçe’nin asıl adı Hapizat’tır. Akbiyçe’nin sevdiği delikanlı ise Ramazan adını taşımaktadır. Ramazan köle tabakasına mensup Kurgak soyundandır. İki gencin birbirlerini sevdiklerini anlayan Akbiyçe’nin dayısı Batça soyundan Ünüs yada diğer adıyla Kaçhan, “Köle soyundan gelen birine kız verirsek sonra bu Karaçay’da âdet olur” diyerek onların evlenme isteklerine karşı çıkar. Bir gece Ramazan Akbiyçe’yi kaçırıp Kuban ırmağı kıyısındaki Taşköpür köyüne götürür ve iki genç orada evlenirler. Ancak olayı öğrenen Akbiyçe’nin dayısı Ünüs yanına aldığı atlılarla birlikte Taşköpür köyüne gider ve yeğeni Akbiyçe’yi döve döve alıp gelerek, Teberdi’de evlerine hapseder. Ramazan tekrar Akbiyçe’yi kaçırmak ister fakat başaramaz. Bunun üzerine Batçalar’ın Ünüs (Kaçhan) yeğeni Akbiyçe’yi zehirleyip öldürür. Akbiyçe ile Ramazan’ı anlatan şarkılar halk arasında yayılır. Bunlardan birinin bazı bölümleri şöyledir:

Men bargan edim Ullu Teberdiden
Taşköpür eline konakga
Başım kalgandı, men carlını
Bir tavruh bla comakga
Teberdi ayagına biz da cetgenley
Bir bölek atlı köründü
Alanı körgenley sabiy akılım
Meni tavga, taşha bölündü
Allarında kelgen ana karnaşım
Ol meni sarnatdı, ulutdu
Şıbıla kibik cetib urganlay
Savlay sanlarımı kurutdu
At kamçile çulganıb tiyelle
Çıbıkdan ingiçge belime
Kaytarıb alıb baralla
Meni çıgıb kelgen elime
Kuldu deyle, meni koymayla
Süyüb kelgen erime
Men kelgen edim süyüb caşarga
Kurgaklaga kelinge
Keçele uzun, künle kısha
Atdıralmayma tangımı
Senden süygenim bar ese, Ramazan
Tögeyim cürek kanımı
Aş ornuna men cazıkga
Ölür otnu berdile
Sabiy sanlarımı katdırıb meni
Orundukga kerdile
Kamçile tiygen sanlarımdan
Tınç catalmayma kerilib
Endi ölüb, ketib barama
Ramazan sanga termilib

Türkiye Türkçesi:

Ben gitmiştim Teberdi’den
Taşköpür köyüne misafir olarak
Başım kaldı, zavallı benim
Bir destan ile hikâyeye
Teberdi’nin ucuna yetiştiğimizde
Bir grup atlı göründü
Onları görünce çocuk aklım
Benim dağa, taşa bölündü
Önlerinde gelen dayım
O beni inletti, bağırttı
Yıldırım gibi yetişip vurunca
Bütün vücudumu felce uğrattı
Kamçılar dolanıp vuruyorlar
Daldan ince belime
Çevirip alıp gidiyorlar
Beni çıktığım köye
Köle diyorlar, beni bırakmıyorlar
Sevip geldiğim kocama
Ben isteyerek gelmiştim yaşamaya
Kurgaklar’a gelin olarak
Geceler uzun, günler kısa
Sabahı edemiyorum
Senden başka sevdiğim var ise, Ramazan
Dökeyim kalbimin kanını
Yemek yerine zavallı bana
Öldürücü zehir verdiler
Genç vücudumu kaskatı edip
Yatağa gerdiler
Kamçıların dövdüğü vücudum yüzünden
Rahat yatamıyorum gerilip
Şimdi artık ölüp gidiyorum
Ramazan sana hasret kalıp

 
Forum » KARAÇAY-MALKAR Karaçay bla Malkar » Tarih ve Kültür » ESKİ KARAÇAY'IN TOPLUMSAL YAPISI
  • Page 1 of 1
  • 1
Search:


Copyright Başhüyük © 2024